Son günlerde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. İsrail'in en üst düzey yetkililerinden biri olan Bakan Eli Cohen, Abraham Anlaşmaları'nı güçlendirmek amacıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor. Bu ziyaret, bölgedeki siyasi dengeleri etkileyebilir ve yeni bir diplomasi sürecinin kapılarını aralayabilir. Peki, bu ziyaretin arka planında ne var? Türkiye ve diğer Ortadoğu ülkeleri açısından ne gibi sonuçlar doğurabilir?
Bakan Eli Cohen'in ABD'ye gerçekleştirdiği ziyaret, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda Abraham Anlaşmaları'nın da tazelenmesini amaçlıyor. Abraham Anlaşmaları, 2020 yılında İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Sudan ve daha sonra Fas arasında imzalanan bir dizi normalleşme anlaşmasını kapsıyor. Bu anlaşmalar, Ortadoğu'da uzun yıllardır süregelen bir çatışmanın sona ermesi için önemli bir adım olarak değerlendirilmişti. Ancak son günlerde, bu anlaşmaların etkisi sorgulanmaya başlandı. Cohen'in ziyaretinin, bu süreci yeniden canlandırıp canlandırmayacağı merak konusu.
ABD, Abraham Anlaşmaları'nın mimarı konumunda bulunuyor. Bu anlaşmaların başarılı bir şekilde uygulanması, Birleşik Devletler'in Ortadoğu'daki stratejik çıkarları açısından kritik öneme sahip. Eli Cohen'in Washington'da yapacağı görüşmelerin içeriği ve bu süreçteki olası sonuçlar, bölgedeki güç dengesini önemli ölçüde etkileyebilir. Özellikle İran tehdidi ve Filistin meselesinin yeniden alevlenmesi, Washington'un İsrail ile olan ilişkilerinde önemli bir dinamik olarak öne çıkıyor.
Cohen'in ABD ziyareti sırasında gündeme gelmesi beklenen konulardan biri de, bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilerin nasıl şekilleneceğidir. Özellikle Türkiye ve Katar ile olan ilişkiler, bu noktada önemli bir rol oynayabilir. Türkiye, uzun süredir Abraham Anlaşmaları'na karşı çıkan bir tutum sergiliyor. Bununla birlikte, Türkiye'nin bölgedeki siyasi rolü ve Orta Doğu'daki etkilerini artırma çabaları, bu ziyareti daha da önemli hale getiriyor. Eli Cohen'in, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi veya gerilimin azaltılması yönünde adımlar atması bekleniyor.
Eli Cohen'in Washington ziyareti ayrıca Filistin meselesinin yeniden gündeme geleceği bir ortam yaratabilir. Filistin liderliğinin anlaşmalara karşı tutumunu değiştirmesi gerektiği yönündeki çağrılar, Washington'daki görüşmelerde etkili olabilir. Bu bağlamda, ABD'nin Filistin ile ilgili yeniden bir politika oluşturma çabaları da önemli bir gündem maddesi olarak öne çıkıyor. Çok taraflı müzakerelerin yeniden başlatılması, bölgedeki barış sürecini canlandırmak için kritik olabilir. Bununla birlikte, bu tür bir müzakere sürecinin başarılı olması, Israel ve Filistin arasında sağlıklı bir diyalog geliştirilmesine bağlı olacaktır.
Cohen'in ABD ziyareti, aynı zamanda Ortadoğu'daki askeri ve istihbarat işbirliklerini de içerebilir. Özellikle İran'ın nükleer programı ve bölgedeki askeri faaliyetleri, bu konuda önemli bir tartışma konusu olarak öne çıkıyor. ABD ve İsrail'in ikili ilişkilerinin güçlenmesi, bu bağlamda hem güvenlik konularında işbirliğini artırabilir hem de bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerin seyrini etkileyebilir.
Sonuç olarak, Eli Cohen'in ABD ziyareti, Ortadoğu'daki tüm dinamikleri yeniden şekillendirebilir. Abraham Anlaşmaları'nın geleceği, bölgedeki diğer ülkelerin durumu ve uluslararası dinamiklerin etkisi altında değişkenlik gösterebilir. Bu süreçte İsrail'in atacağı adımlar, gelecekteki diplomatik ilişkiler ve bölgedeki barış çabaları açısından belirleyici olabilir. Dolayısıyla, Cohen'in Washington'daki görüşmeleri yalnızca iki ülke arasındaki bağları değil, aynı zamanda Ortadoğu'daki genel durumu da etkileyebilir. Bu nedenle, gözler Eli Cohen'in Yıldızlar Altındaki ziyareti sırasında yapılacak açıklamalarda olacak.