Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoğunun yerini bilmediklerini açıkladı. Bu duyuru, dünya genelinde İran’ın nükleer programına yönelik endişeleri yeniden gün yüzüne çıkardı. UAEA'nın raporu, Tahran ile Batı arasındaki gerilimlerin artmasına neden olurken, bu durum aynı zamanda uluslararası diplomasi için de önemli bir sınav niteliği taşıyor. Özellikle İran’ın nükleer faaliyetleri üzerindeki izleme yetkileri hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. 2022'den bu yana süregelen müzakereler, bu bilgilerin sağlanması açısından ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
İran’ın nükleer programına dair uluslararası görüşmeler 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma ile başlamıştı. Ancak 2018’de ABD’nin anlaşmadan çekilmesi ile birlikte müzakereler yavaşladı. Türkiye, Avrupa Birliği ve Rusya'nın da dahil olduğu birçok ülke, İran’ın nükleer kapasitesinin kontrol edilmesi adına arabuluculuk rolü üstlenmeye çalışıyor. UAEA'nın açıklamaları, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoku hakkında yeterli bilgiye ulaşamamaları nedeniyle müzakerelerin ne denli zor bir yola girdiğini gösteriyor. İşlenmiş uranyum, nükleer silah yapımında kullanılan kritik bir malzeme olduğundan, bu konu üzerinde hem devletler hem de uluslararası kuruluşlar büyük bir hassasiyetle duruyor.
UAEA'nın bu açıklamasına yanıt olarak İran hükümeti, ajansın verilerini güncellediğini ve dolayısıyla güvenilirliğini kaybettiğini belirtti. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, UAEA’nın yaptığı açıklamaların siyasi bir gündeme hizmet ettiğini ifade ederek, bunun uluslararası barışa katkı sağlamadığını savundu. İran, nükleer programının tamamen barışçıl amaçlar taşıdığını ve bu durumun dünya gündeminde daha fazla yer alması gerektiğini vurguluyor. Bu süre zarfında, bölgesel güç dinamikleri de değişkenlik gösteriyor. Birçok ülke, İran’ın nükleer potansiyeli üzerinden güç kazanmaya çalışırken, diğerleri bu durumun oluşturabileceği tehditlere karşı önlem almakta kararlı.
Sonuç olarak, UAEA’nın açıklamaları, uluslararası kamuoyunda yüksek bir yankı uyandırdı. İran’ın nükleer programı ile ilgili belirsizlikler devam ederken, diplomatik müzakerelerin nasıl şekilleneceği ve bu süreçte hangi adımların atılacağı merak ediliyor. Özellikle, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoğunun durumu, bölgedeki güç dengelerini etkileyebilir. Geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamalarda, İran ile dünya güçleri arasında yapılacak son müzakerelerin sonuçlarının, bu belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabileceği belirtiliyor. Ancak öncelikle, UAEA’nın güvenilir ve şeffaf bir biçimde bilgi sağlaması gerektiği hususu müzakere masasında önemli bir konu olarak kalmaya devam ediyor.