İstanbul’un caddelerinde kaybolmuş bir köşe, 20 metrekarelik mütevazı bir dükkan; burası, zamanın güzelliklerini yaşatan bir ustanın evi. 58 yıl boyunca her saniyeyi, her dakikayı, her saati tekrar hayata döndürmek için çalışan saat ustası Ömer Bey, Türkiye’nin dört bir yanından gelen arızalı saatleri onarıyor, yeniliyor. “Zamanın değerini bilmek gerek” diyen Ömer Bey, yarım asırdır süregelen mesleğine duyduğu aşkla, ekmek teknesi haline gelen bu küçük dükkanı, dünü ve yarını bir araya getiren bir zaman tüneli gibi her geçen gün daha da özel kılıyor.
Ömer Bey, hayatının büyük bir kısmını bu dükkanın içinde geçirmiş. Tam 58 yıl önce küçük bir dükkanla giriş yaptığı saatçilik mesleğinde edindiği deneyimler, ona sadece mesleki bilgi değil, aynı zamanda insan ilişkileri konusunda da büyük bir ustalık kazandırmış. Müşterileriyle arasında kurduğu sıcak bağlar, onları saatin yanı sıra duygusal bir yolculuğa da çıkarıyor. “Her saatin bir hikayesi vardır,” diyor Ömer Bey. Zamanın ötesine geçmek, sadece saatleri onarmak değil; aynı zamanda insanların anılarını, hayallerini de yaşatmak. Bu yüzden, dükkanına gelen müşteriler, sadece bir tamir için değil, aynı zamanda dertleşmek ve paylaşmak için de geliyor. Her saat, farklı bir hikaye barındırıyor ve Ömer Bey bu hikayeleri ustalıkla onarıyor.
20 metrekarelik dükkanda, eski saatlerin yanı sıra çeşitli modern modeller de yer alıyor. Her biri, Ömer Bey’in ellerinde hayat bulmayı bekliyor. Zamanla yarışan bu usta, eski saatlerin ruhunu koruma çabasını günümüzde de sürdürüyor. Geniş bir malzeme ve parça stokuna sahip olan bu dükkan, hem nostaljik hem de modern kültürün buluşma noktası. Müşterileri, bölgedeki diğer saatçilerin yanı sıra, Ömer Bey’in gökhanesine ulaşmak için farklı şehirlerden dahi gelmekte. Tabi ki bunun altında yatan sebep, ustanın sunduğu özen ve her işinde gösterdiği titizlik. Kısacası, her tamir, Ömer Bey için bir sanat eseri gibi.
Zamanın durmaması ve anıların yaşatılması üzerine kurulu bu dükkan, yalnızca bir işyeri olmanın ötesinde bir yaşam tarzına dönüşmüş. Ömer Bey, dükkanını sadece bir meslek alanı olarak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olarak görmekte. “Her dakikanın kıymetini bilmek gerek,” diyerek hayatın akışındaki geçici anların önemine vurgu yapıyor. Zamanın değerinin bilincinde olarak, dükkanına gelen herkesin anılarına dokunmayı, onları sürekli hatırlamayı seviyor.
Sonuç olarak, Ömer Bey’in 20 metrekarelik dükkanı, zamansız bir değer olarak Türk saatçiliğinin simgelerinden biri haline gelmiş durumda. Zamanı durmaksızın tutan bu ustanın hikayesi, hem saatçilik mesleğine olan bağlılığını hem de içindeki insan sevgisini barındırıyor. 58 yıl boyunca aynı yerde, aynı tutkuyla sürdürdüğü bu meslek, nesiller boyunca hatırlanacak ve yaşatılacak. Çünkü zamanın geçici olduğunu kabul etmekle birlikte, anıların kalıcı olduğunu biliyoruz.
İstanbul’un kalbindeki bu küçük dükkan, aslında büyük bir hikaye barındırıyor: Zamanın akışında bir yere sahip olmanın ve bunu sevgiyle sürdürmenin hikayesi. “Her sabah açtığımda burada zamanın geçtiğini unuttuğum anlar yaşıyorum” diyor Ömer Bey. Ve bu küçücük dükkan, saatlerden ziyade kıymetli anılarla dolu bir hazine olmaya devam ediyor.